1. Etkinliğin Ardından
2 Ekim 2010 günü saat 9:00′da Çağdaş İlköğretim Okulu’nun önünde buluştuk. Veliler, öğrenciler, bizler ve çocuklar, hepimiz çok heyecanlıydık. İzin belgelerimizi öğretmenlerimize vererek hazırlıklarımızı tamamladık. Çantalarımızı, çalışma malzemelerimizi ve sularımızı otobüse yükledik. Çataçık orman alanına doğru yola çıktık. Otobüste herkes çok neşeli ve mutluydu.
İlk molayı Alpu’daki Çatacık Orman İşletme Müdürlüğü Tesislerinde verdik. Hep birlikte bizim için hazırlanan taze çaylardan içtik, ara atıştırma için aldığımız kekleri yedik. Birbirimizle tanışıp kaynaşmaya başladık. Bu keyifli molanın ardından ormana doğru yola koyulduk. Orman girişinde muhteşem kızıl çamlar, kara çamlar ve sedirler bizi karşıladı. Yükseldikçe doğal doku daha da güzelleşti.
Çalışma alanına vardığımızda hepimiz yeşilliğin kucağına atılmak için sabırsızlanıyorduk. Çantalarımızı sırtımıza taktığımız gibi araziye yayıldık. Önce takım düzenimizi oluşturduk. Takım liderlerimiz görevlerini, sorumluluklarını öğrendiler. Ardından ilk takım toplantımızı yaptık. Düdükle iletişim hakkında bilgi edindik ve toplanma düdük sinyalinin bir kısa bir uzun olduğunu aklımıza yerleştirdik. Çalışma malzemelerimiz arasında bulunan katlanabilir oturma elemanının kullanılışını öğrendik ve uygulayarak pratik kazandık.
İlk orman yürüyüşü için hazırdık. Takımlar halinde düzenli bir şekilde toplanıp yola koyulduk. O da ne? Daha yolun başında çitlerin ardından bir geyik bizi karşıladı… “Hoşgeldiniz” dedi “burası benim yaşam alanım lütfen doğanın verdiklerine yakışır şekilde davranın…” ardından “lütfen ormanda bu öğüdümü aklından çıkarma” dercesine uzun uzun böğürdü. Çok sevimliydi. Geyik kardeşi selamlayarak yolumuza devam ettik. 10 dakika sonra oturma düzeninde Dr. Armağan öğretmenimizin, sağlık ve yürüyüşle ilgili kısa ve yararlı konuşmasını dinledik. Sık sık su içmek gerektiğini, yürürken zaman zaman kollarımızı yukarı kaldırarak kan dolaşımını hızlandırmamız gerektiğini öğrendik. Oksijen dolu, tertemiz orman havasında karnımız biraz acıkmaya başlamıştı. Kamp alanımıza doğru yola koyulduk. Yaklaştıkça mangaldaki güzel yiyeceklerin kokusu burnumuza gelmeye başladı.
Sıraya girerek düzenli bir şekilde yemeklerimizi aldık. Hepimizin iştahı açılmıştı, birlikte güzelce yemeğimizi yedik. Karnımız doyunca ormanın yeşili, gökyüzünün mavisi daha da güzel göründü gözümüze. Kısa bir doğa etkinliğinin ardından sıra bilgi açlığımızı gidermeye gelmişti. Çatacık Orman İşletme Şefi İlkay Yıldırım öğretmenimizin etrafında toplandık. Dünyanın oluşumu yeryüzü şekillerinden başlayarak ormanlar ve doğadaki rolüyle ilgili çok güzel bilgiler edindik. Ormanların önemini, 5000′den fazla alanda orman ürünlerinin kullanıldığını öğrendik. Ardından Esin Öztaş öğretmenimiz, doğal hayat ve ekosistem hakkında çok güzel bilgiler verdi. Her ne kadar “Ekosistem” konusunu 3. etkinliğimizde işleyeceğimizi bilsek de, bu giriş hepimizin çok hoşuna gitti. Bu konuyu derinlemesine öğrenebilmek için daha da heyecanlandık.
Artık mavi gökyüzünün altında diğer bir etkinliğe gelmişti sıra, kısa bir yürüyüşten sonra. Armağan öğretmen çantamızdaki iplerimizi çıkarmamızı söyledi. İlk etkinliğimizde öğreneceğimiz bağ Izbarço bağıydı. Bu bağın dünyada en yaygın kullanılan bağlardan olduğunu, denizcilik ve kampçılıkta temel bilgiler içinde yer aldığını öğrendik. Önce küçük bir halka yaparak tavşanın yuvasını oluşturuyorduk, sonra tavşan yuvadan çıkıyor, şöyle bir etrafa bakıp ağacın etrafından dolaşıp tekrar yuvaya dönüyordu… İşte bu kadar… Öyküsüyle birlikte çok da akılda kalıcı şekilde hemen kavradık bu bağı. Armağan Öğretmen evde de tekrar etmemiz gerektiğini, hatta gözümüz kapalı bu bağı yapar hale gelmemizi öğütledi.
Etrafımız ağaç doluydu. Acaba bu ağaçlar kaç yaşındaydı? Ağacın yaşının kesitindeki halkalarla öğrenildiğini az çok biliyorduk, ancak hiç uygulamamıştık. Hüseyin Öğretmenimiz, yolun kenarındaki kesilmiş bir ağaçtan halkaları saymayı öğretti. Bir koyu bir açık halkalardan sadece açık veya koyuları sayarak, merkeze kadar olan bölümden ağacın yaşını saptayabileceğimizi öğrendik. Ardından Hüseyin Öğretmen, çantasından ilginç bir araç çıkardı ve ağacı kesmeden de ağacın yaşının öğrenilebileceğini, bunun için elindeki “Artım Burgusu” ismi verilen aletten yararlanacağını söyledi. Yakındaki bir ağacın yanına geçip artım burgusunu çevirerek ağaca saplamaya başladı. Hemen endişelendik, “peki bu ağaca zarar vermiyor mu?” diye haykırdık. Cevap hepimizi mutlu etti. Bunun ağaca zarar vermediğini, ağacın bu küçücük deliği hemen onardığını öğrenince yüreğimize su serpildi, çünkü orman bizdik…
Anne ve babalarımızın ilk etkinliğin ardından sabırsızlıkla Eskişehir’de beklediğini bilen öğretmenlerimiz, dönüş için hazırlıklara başladılar. Takımlar halinde kamp alanına döndük ve meyvelerimizi yedikten sonra otobüse doluştuk. İlk olarak Alpu’da bize katılan arkadaşlarımızı evlerine bıraktık, sonra yolumuza devam ettik. Otobüste kimimiz öğrendiği ızbarço bağını pekiştiriyor, kimimiz geçirdiği bu unutulmaz günü düşünüyor, kimimiz de yoldan dışarıyı seyrederek doğanın bize sunduğu bu güzelliklerin tadını çıkarıyordu. Aradaki program dışı tuvalet molaları yüzündün biraz geçiktiğimizi ve herşeyin yolunda olduğunu bizleri bekleyen velilerimize bildirerek telaşlanmamalarını sağladık. Biraz yorgunluk, aldığımız tertemiz oksijenin enerjisi ve öğrendiğimiz onca şeyle okulumuzun önündeki hareket noktamıza geri döndük. Otobüs önünde sıraya girerek düzenli şekilde hazırlığımızı tamamladık ve bizleri bekleyen büyüklerimizle kucaklaştık. Çok ama çok güzel bir gün geçirmiştik.
Aklımızda 2. etkinlik ve bize sağlayacağı kazanımları düşünerek evlerimizin yolunu tuttuk…