Orman Biziz

Çevre ve Orman Sevgisi Aşılayan TÜBİTAK destekli Bir Doğa Okulu

6. Etkinliğin Ardından

6. Etkinliğin Ardından…

30 Nisan 2011 günü her zamanki gibi sabah saat 9:00′da Çağdaş İlköğretim Okulu’nun önünde buluştuk. Otobüsümüz bizi götürmek için hazırdı ve Mehmet ve Tuğberk öğretmenlerimiz yoklama yaparak yola çıkma için son hazırlıkları yapıyordu. Hava pırıl pırıldı ve güneş bize hadi bakalım orman biziz çocukları gene evrenden torpiliniz var dercesine bakıyordu. Kıpır kıpırdı içlerimiz acaba bugün doğa ile ilgili neler öğrenecektik. O sırada bir göl kenarına gideceğimiz efsanesi dolaşmaya başlamıştı. Hepimiz çok heyecanlıydık ve neler keşfedeceğimizi merak ediyorduk. Gene arazide olacağımız için çok mutluyduk. Otobüste yerlerimizi aldıktan sonra zevkli yolculuğumuz başlamıştı. Mehmet öğretmen bize bugün yapacaklarımızı anlattıktan sonra gölet kenarında dikkatli olmamızı ve gerektiğinde birbirimizi bizlerin de uyarması gerektiğini söyledi. Diğer etkinliklerde olduğu gibi dakika dakika herşey planlanmıştı. Mehmet öğretmen bugün Doğada Olası Tehlikeler, Korunma ve Temel İlk Yardım konularında eğitim alacağımızı ve konuk bir öğretmenimizin de Musaözü göletinde bize katılacağını  bildirdi. Olası tehlikeler hakkında bizaz olsun temel bilgilerimiz vardı ancak ilk yardım konusu bizi daha çok heyecanlandırıyordu. Nasıl olacaktı acaba?

Şefika öğretmenimiz “Heyelan, Fırtına, Çığ düşmesi gibi doğa olayları” konusuna bize bilgiler verdi. Bu bilgileri soru cevap şeklinde aktararak bu bilgelerin bizler için kalıcı olmasını sağladı. Daha önceki eğitimlerde doğadaki muhteşem dengenin önemini anlamıştık. Bu muhteşem denge içerinde karşımıza çıkabilecek doğadaki olası tehlikeleri hatta doğanın doğaya ve doğanın insana yaratabileceği tehlikeler konusunda önemli bilgiler edinmiştik. Yaklaşık 45 dakikalık bir yolculuk yaptıktan sonra Musaözü göletine iyice yaklaşmıştık ki gökyüzünde bir doğan muhteşem süzülüşüyle bizleri karşıladı. Otobüsümüze o kadar yaklaştı ki sanki orman biziz çocuklarını selamlıyordu. Hepimiz çok mutlu olmuştuk. Yine doğayla baş başa güzel bir gün geçirecektik. Sonunda otobüsümüz gölet kenarındaki park alanına gelmişti ve hep birlikte aşağıya indik. Otobüsten inince güneşli tertemiz bir havayla karşılaştık. Musaözü göletindeki doğal ortamınbizler için ürettiği saf ve tertemiz oksijeni çektik minik çiğerlerimize dolu dolu….

Karşımızda çocuk doktorumuz Armağan öğretmen yanında Tevfik öğretmenle birlikte bize güler yüzleriyle el sallıyorlardı.  Artık çok daha çabuk sıra oluyorduk ve öğretmelerimiz bizleri fazla uyarma ihtiyacı hissetmiyorlardı. Eğitim alacağımız alana doğru karıncalar gibi ilerliyorduk. Eğitim alanına geldiğimizde oranı maskotu olan keçi kardeş bizleri karşıladı. Aldığımız bilgiye göre kendisi 15 günlükten bu yana çocuklarla oynamaya alışık olduğundan bizleri görünce onun için de bu güzel gün eğlenceli olacaktı diye düşündük. Banu ve Fatma öğretmenlerimiz bizlere kek ve meyve suyu dağıtırken keçi kardeş de bunlardan payını almak istercesine tahta masaların üzerinde dolaşıyor ve kekini kendisiyle paylaşacak ortak arıyordu. O kadar tatlıydı ki hepimizle teker teker oynamak istiyordu. Bizim için muhteşemdi. Tamamen doğada oynamak gerçekten çok güzeldi. O sırada iki adet görkemli kangal köpeği bizleri korumak amacıyla etrafımızda dolaşmaya başladı. Sevgiyi ve şefkati en iyi anlayan cinsti kangal. Başladık onlarla da oynama ve onları sevmeye. Sonradan anladık ki etraftaki başı boş köpekler onlar sayesinde bize yaklaşamayacaklardı. Bize o kadar sevecen davranan kangallar, yabancı köpeklerin alanımıza girme teşebbüsüne ok gibi fırlayarak gerekli cevabı vermişlerdi.

Ara öğün atıştırmamızı bitirdikten sonra sıra doğa yürüyüşüne gelmişti. Mehmet ve Armağan öğretmen bu sefer bize sürpriz yapıp uzun bir yürüyüş parkuru hazırlamışlardı. Yaklaşık 1 saat kısa molalar eşliğinde gölet kenarından başlayan ve büyük bir daireyle tamamlanan yürüyüşümüzü yaptık. Başlangıçta inanılmaz olan bu parkur eğimli yapısı nedeniyle zaman zaman bizlerin çok yorulmasına neden oldu. O kadar yorulmuştuk ki sularımız imdadımıza yetişti. Tabi bu yürüyüş esnasında Hüseyin ve Ayla öğretmenlerimiz oradaki ağaç ve doğal doku hakkında bizlere kısa ve hatırlatıcı bilgiler verdiler.

Yürüyüşümüz tamamlandıktan sonra eskiden orman genel müdürlüğüne bağlı olan ve şu an için heykel park tarafından işletilen mekanın toplantı salonuna geçtik. Herşey mükemmel bir şekilde hazırlanmıştı. Cemre öğretmenimiz önceki hafta yaptığımız laboratuar eğitimlerini kısaca  görsel olarak bizlere hatırlattı.Ayrıca su da yaşayan canlılar, gözle görülen ve görülmeyen bitkiler hakkında bilgilendirme temel bilgileri görsel olarak bizlere aktardı. Bu bilgileri daha sonra gölet kenarındaki yürüyüşümüz sırasında bizlere sorarak ve yeni bilgilerle destekleyerek bizler için kalıcı olmasını sağladı.

Sonraki eğitimimiz Armağan ve Tevfik öğretmenimiz tarafından verildi. Bu eğitim bizim için son derece farklı ve uygulamalı bir eğitimdi. Konu temel ilk yardım ve olası bir olay sonrasında yapacaklarımızdı. Armağan öğretmenimiz öncelikle “herhangi bir kazada ya da yaşamı tehlikeye düşüren diğer acil durumlarda, sağlık görevlilerinin yardımı sağlanıncaya kadar, hayatın kurtarılması ya da durumun daha kötüye gitmesini önlemek amacıyla, ilaçsız olarak yapılan uygulamalara” ilkyardım dendiğini bizlere aktardı.  Bunun bir tedavi olmadığını sadece sağlık personeli gelene kadar yaralının yaşamı koruma ve sürdürülmesini sağlama, durumun kötüleşmesini engelleme ve iyileşmesini kolaylaştırma amacıyla yardım için yapıldığını defalarca söyledi. Ayrıca çevrede bulunan kişilerin sağlık kuruluşlarına, itfaiye ve güvenlik güçlerine haber vermeleri için çaba gösterilmesi gerektiğini bizlere söyledi.

Armağan öğretmenimiz, ilk yardımı yapan kişinin öncelikle sakin ve telaşsız olması gerektiğini, bu kişinin yaralıyı sakinleştirmesi gerekliliğini söyleyerek bize önemli bir konuyu öğretti. Ayrıca yaralının ne şekilde taşınması gerektiğini Tevfik öğretmenimizi yere yatırarak canlandırma yoluyla bizlere aktardı. Bu eğitimde yaralının öncelikle soluk yolunun açılması, solunumun düzeltilmesi ve dolaşımın etkinliğinin sağlanması gerekliliğini vurguladı. Daha sonra yaralının ne şekilde taşınması gerektiğini Tevfik öğretmenimizi taşıyarak gösterdi. Bu konu ilgimizi o kadar çekmişti ki sedye üzerine birbirimizi yatırarak taşımak için neredeyse birbirimizi yaralayacaktık. Bıkmadan usanmadan hepimize defalarca gösterdiler.

Sonrasında yemek saati gelmişti. Başka bir macera bizleri bekliyordu. Gölet üzerinde kıyıdan yaklaşı 30 metre ilerisindeki göl restauranta geçmemiz gerekecekti. Öncelikle el yıkama temizlik gibi yemek öncesi hazırlıklarımızı tamamladık. Sonra öğretmelerimiz bizleri sıraya soktular ve göl restauranta geçişte kullanacağımız sal hakkında bilgi verdiler. O salın üzerinde dengede durmamızın önemini ksi takdirde düşebileceğimiz bizlere anlattılar. Tabi onlar anlattıkça heyecanımız daha da artıyordu. Hepimiz bu Cumartesi günü evlerimizde televizyon, bilgisayar oyunu önünde oturmak ve bütün gün iç mekanda zihnimizin uyuşması yerine, orman içinde bu eşsiz macerayı yaşadığımız için çok mutluyduk.

Mehmet ve Tuğberk öğretmenler bizleri sırayla göl restauranta transfer ettiler. Çok eğleniyorduk. Basit bir mekanizmayla sal bizi karşıdan karşıya gçiriyordu. Sonuçta göl manzarası eşliğinde bizim için hazırlanmış menüyü beklemeye başladık. Çok acıkmıştık ve yerimizde duramıyorduk. Muhteşem menüler geldikçe rahatladık ve doğa yürüyüşünün olumlu etkisiyle tüm tabakları bitirmiştik. Sonrasında tekrar eğitim alanımıza geçtik ve Armağan öğretmenimiz bize olta bağının nasıl yapılacağını anlattı. Böylece birçok bağı öğrenmiştik.

Daha sonra öğleden sonraki doğa yürüyüşümüzü yaptık ve gölet kenarında Cemre öğretmen bize su da yaşayan canlılar hakkında önemli bilgiler verdi. Yürüyüşümüz tamamlandı ve eğitim alanındaki salıncaklar serbest zaman için bizi bekliyordu. Yaklaşık yarım saat kontrollü ama serbest oyun zamanı geçirdik. Birbirimize zarar vermeden bir sonraki etkinliğimizin 15 gün sonra olacağı bilinciyle bütün enerjimiz boşaltmaya çalışıyorduk. Son eğitimimiz olan, “Doğada Yaşanan Olaylar, Doğanın Doğaya Olan Tehlikeleri Ve Doğanın İnsana Yönelik Tehlikeleri” konusunu Hüseyin öğretmenimiz yaşadığı orman içi olaylardan yola çıkarak bizlere aktardı. Orman yangınlarının ne tür fedakarlıklarla söndürüldüğünü bu eğitimde bir kez daha anlamıştık.

Yola çıkma zamanı gelmişti, yorulmuş, eğlenmiş ve aynı zamanda çok şey öğrenmiş olarak dönüyorduk evimize.

Leave a Reply